KATARAKT
İlaç veya gözlükle tedavisi mümkün olmayan Katarakt, doğuştan da olabilir ancak en sık yaşa bağlı olarak ortaya çıkar. Oluşmuş bir kataraktın tek tedavisi ameliyattır. Hastalık boyunca kişinin sosyal yaşantısını rahatsız edecek derecede hem uzak hem de yakın görüş azalır.
Ameliyat şeffaflığını kaybetmiş olan göz merceğinin alınarak yerine yeni bir göz merceğinin yerleştirilmesi sistemine dayanmaktadır.
Katarakt ameliyatlarında kullanılan teknoloji, göz içine konulan merceğin kalitesi, ameliyatın başarısını ve en önemlisi görme kalitesini belirler.
Katarakt ameliyatı en son teknoloji cihazlarla dikişsiz fakoemülsifikasyon yöntemi ile yapılmaktadır. Fako en gelişmiş katarakt ameliyat tekniğidir. küçük bir kesiden ancak çok deneyimli katarakt hekimleri ameliyat yapabilir.Saydamlığını yitirmiş göz içi merceği ultrasonik ses dalgaları yayan özel bir cihazla göz içinde parçalanarak emilir. Yapay, katla-nabilir bir mercek göze yerleştirilir. Kesi küçük olduğundan dikişe gerek duyulmaz. Fako yönteminin en büyük avantajı erken dönemde görme netliğinin sağlanmasıdır. Enfeksiyon ihtimali sebebiyle iki gözün ameliyatı aynı gün yapılmaz. iki gözün ameliyatı arasındaki sürenin en erken 1 hafta olması önerilir.
Katarakt cerrahisinden aylar ya da yıllar sonra lensin yerinde bırakılmış olan arka kapsülü (suni lensin arkasında) kalınlaşır. Eğer bu durum olursa basit bir lazer işlemiyle bu kapsül açılır. Bu açıklık hastanın görmesinin tekrar normale dönmesini sağlar.
• Katarakt genellikle yaşa bağlı oluşur.
• Katarakt yeni doğan bebeklerde, çeşitli metabolizma hastalıklarıyla beraber görülebilir.
• Göze gelen darbeler sonucu oluşabilir.
• Diyabet hastalarında oluşabilir.
• Göz içi iltihapları sonrasında oluşabilir.
• Uzun süreli kortizon kullanımı sonrasında oluşabilir.
Genellikle yaşlanmanın etkisiyle katarakt oluşumuna rastlanır. Yaşlanan insanlarda kırışıklıklar ve saçtaki beyazlamalar gibi kataraktla da karşılaşılır. Bunun dışındaki nedenleri ise travmalardan sonra, aşırı X ışını ya da güneş ışığına maruz kalınması, sigara kullanımı, genetik faktörler, gözdeki yaralar, doğuştan gelen hastalıklardır.
PEDİATRİK KATARAKT
Katarakt, gözün normalde berrak ve saydam olan lensinde ortaya çıkan bulutlanma ve opaklaşmadır. Ciddi olduğu durumlarda bu bulutlanma retinaya gelen ışık hüzmesine engel olur ve sonuçta bulanık görme durumu ortaya çıkar. Katarakt genellikle yaşlılarda görülmesine karşın, bebek ve çocuklar da bu durumdan etkilenebilir. Bazı kataraktlar doğum esnasında var olmaktadır, diğerleri ise çocukluk çağında belirgin hale gelir. Doğum esnasında varolan kataraktlar konjenital katarakt olarak adlandırılmaktadır ve bunların olası etkenleri arasında kalıtımsal faktörler, hamilelik sırasında gelişen viral enfeksiyonlar ve prematüre doğumlar sayılabilir.
Çocukluk çağı sırasında gelişen kataraktlar ise genellikle göz yaralanması veya vücudun diğer bölümlerini ilgilendiren hastalık süreçleri ile ilgilidir. Diğer etkenler arasında normaldışı lens gelişimi veya kalıtımsal olarak edinilmiş bir kataraktın geç dönemde ortaya çıkması düşünülebilir. Normal görme işlevinin eksiksiz yapılabilmesi için bebekler ve küçük çocuklarda kataraktın erken teşhisi ve yoğun tedavisi kesinlikle gereklidir. ‘Tembel göz’ olarak bilinen ambliyopi; tek veya her iki göz berrak görüşü kaybettiği zaman ortaya çıkan bir durumdur.
İşaret ve semptomları ; Gözbebeği beyaz görünümdedir, gözün içinde içeri ve dışarı doğru hareket etmektedir.
Bağlantılı göz durumları
Ambliyopi (tembel göz)
Tedavisi; Görmeye engel olmayan küçük pediatrik kataraktllar, gözün gelişimini normal devam ettirdiğini garantilemek amacıyla düzenli aralıklarla kontrol edilmelidir. Görmeye engel teşkil eden kataraktlar ise gözlük, kontakt lens, göz kapatıcı yöntemler veya ameliyat ile veya bunlardan oluşan kombine bir tedavi ile kontrol altına alınmalıdır. Görmeyi ciddi biçimde tehdit eden pediatrik kataraktlar ise beklemeksizin ameliyatla tedavi edilmelidir.
GLOKOM (GÖZ TANSİYONU HASTALIĞI)
Glokomun (göz tansiyonu hastalığı) sinsi bir hatalık olarak nitelendirilmesinin en önemli sebebi; kendini görme kaybının başladığı ilerlemiş safhalarında fark ettirmesindendir. Bu hastalık her yaş grubunda görülebildiği gibi yeni doğmuş bebeklerde de olabilmektedir.
Glokom gözde ilk başlarda yavaş ve kendini hissettirmeden başlar, sonraları hızlı seyreder ve görme sinirlerinde onarılması mümkün olmayan görme kaybına yol açacak kalıcı tahribatlara neden olur.
Glokomun erken teşhis edilmesi ve hiç zaman kaybetmeden tedavisine başlanması, görmenin korunabilmesi için çok büyük önem taşımaktadır. Erken tedavi edilmediği takdirde sonucu kalıcı görme kaybıyla sonuçlanır.
Glokom gibi kendini ancak ilerlemiş safhalarda hissettiren ve gözdeki tahribatı yüksek olan hastalıklardan korunmak için veya tedavisine gecikmeden başlanabilmesi için yılda 1 kez düzenli muayene gerekmektedir.
Kliniğimize muayene olmak için gelen hastaların şikayeti her ne olursa olsun öncelikle ve mutlaka göz tansiyonu ölçülür. Bu sayede daha önce fark edilmemiş olan glokom kliniğimizde mutlaka tespit edilir.
• Ailede glokom öyküsünün olması (genetik yatkınlık)
• 35 yaşın üzerinde olunması
• Şeker hastalığı
• Şiddetli kansızlık veya şoklar
• Yüksek-düşük sistemik kan basıncı (vücut tansiyonu)
• Yüksek Miyopi
• Yüksek Hipermetropi
• Migren
• Uzun süreli kortizon tedavisi
• Göz yaralanmaları
• Irksal faktörler
Bu özelliklere sahip kişilerde glokom hastalığının ortaya çıkma riski normalden daha yüksek olduğu için bu kişilerin görme sinirindeki hasarın erken tespiti amacıyla düzenli olarak göz muayenelerini yaptırmaları uygun olur.
Astigmatism
Astigmatizmanın nedeni genellikle korneanın düzensizliği ya da çarpıklığıdır. Normal görme için kornea düzgün ve her yönde eşit eğimde olmalıdır. Astigmatizmada korneanın eğimi bir yönde daha fazladır. Başka bir deyimle kornea basketbol topundan çok amerikan futbol topuna benzer.Astigmatizmada görüntü yüzeyi dalgalı aynada ya da sirklerdeki çok uzun,çok şişman ya da zayıf gösteren aynalardaki görüntüye benzer. Astigmatizma kalıtımsaldır. Doğumda olabilir ve genellikle hayat boyu değişmeden kalır. Düşük derecede astigmatizma çok sık görülür ve genellikle düzeltilmesi gerekmez.
Miyop
Miyopi gözlerin yakındaki cisimleri net olarak gördüğü ama uzaktaki cisimleri net olarak göremediği bir durumdur. Miyopi kelimesi Latince “kapalı göz” kelimesinden gelir çünkü miyop kişiler uzağı daha iyi görmek için gözlerini kısarlar.
Miyopi sıklıkla kalıtımsaldır ve 8-12 yaşlarında çocuklarda ortaya çıkar. Gençlik yıllarında vücut büyüdükçe miyopi de artar ve erişkin yaşta belli bir seviyede kalır. Miyopiyi etkileyen en önemli faktör kalıtım yani ailede miyop bulunmasıdır.Aşırı okuma, gözleri az ışıkta kullanma ya da beslenme yetersizliği miyopiye sebep olabilir
Miyopinin sebebi genellikle gözün oval oluşudur ve göz merceğinin uzaktaki cisimlerden gelen ışınları retina üzerinde odaklaştırmaya yetecek derecede şeklini değiştirmesi imkansızdır. Nadiren miyopinin sebebi korneanın şeklinde bir değişiklik ya da göz merceğinin şeklinde bir değişikliktir.
Hemen hemen bütün miyoplarda vücudun büyümesiyle artan basit miyopi vardır. Miyopi artsa bile bu normal büyümenin sonucudur.Ergenlik çağında çocuğun vücudu büyüdükçe gözün uzunluğu da değişir ve 6 ayda bir yeni gözlük gerekebilir.Bu tıpkı büyüyen ayaklara uygun büyük ayakkabı almaya benzer.Miyopi bir kaç yıl hızla ilerler,daha sonra çok az değişir.Yirmi yaşlarında meydana gelen erişkin tipi miyopi de vardır ama genellikle 20-40 yaş arasında çok az değişiklik olur.
Hipermetropi
Göz küresi genellikle normalden daha kısadır ( miyopinin tersi, miyopide göz uzundur.) Bu kısalık göz merceğinin yakındaki cisimlerden gelen ışınları retina üzerinde odaklaştırmasını güçleştirir.Nadiren korneanın düzlüğü ya da göz merceğinin incelmesi de hipermetropiye neden olabilir.
Normalde bütün çocuklar orta derecede hipermetropturlar. Gençlik yıllarında bu giderek azalır.Bebeğin küçük ve hipermetrop olan gözü büyüyüp uzadıkça hipermetropi azalır. Hipermetrop olan küçük çocuklar genellikle hem uzağı hem yakını iyi görürler. Çünkü göz merceğinin odaklama yeteneği gözün kısalığını karşılamaya yetecek kadar kuvvetlidir. Hipermetropi çocuklarda şaşılıkla birlikte olabilir, çünkü göz kasları yakını görmek için kuvvetle kasılmak zorundadır. Çocuklarda başağrısı ve okumaya karşı ilgisizlik gibi görme dışı belirtiler hipermetropi için uyarıcı işaretlerdir. Miyopi gibi hipermetropi de kalıtımsaldır.
Presbiyopi
İnsanlar yaşlandıkça, yakındaki nesneleri görmeleri güçleşir,okuma ve yakın çalışma için gözlük kullanmaları gerekir.Bu duruma presbiyopi (yaşlı göz) denir.
40 yaşına gelindiğinde gözün merceği esnekliğini kaybeder ve yakındaki cisimler üzerinde odaklanamaz. Presbiyopi orta yaşın kaçınılmaz bir değişikliğidir. Genellikle okuma gözlükleriyle düzeltilir. İlerlemesini azaltmak için herhangi bir diyet ya da egzersiz gibi bir tedavisi yoktur. Miyopi, hipermetropi, astigmatizma gibi bir refraksiyon kusuru olan presbiyop hastalara bifokal ya da multifokal camlar verilebilir.
Okuloplasti
Göz ve göz çevresi estetiği cerrahisi, göz çevresi, göz kapakları, gözyaşı yolları ve orbita (göz çukuru) hastalıklarıyla ilgilenen branştır. Göz ve göz çevresi evresi estetiği (oküloplasti) bölümünde göz çevresindeki kırışıklıkları gidermek için botoksa, sarkmış göz kapaklarının doğal görünümüne kavuşturulmasından, göz torbalarının alınmasına, protez göze, kadar her türlü tedavi ve estetik cerrahi uygulamaları yapılmaktadır
Botox botulinum bakterisinden elde edilen bir kimyasaldır. Estetik destekleyici işlemlerde kırışıklıkları ve derin yüz çizgilerini rahatlatmak için kullanılır. Botox kas içine enjekte edildiği zaman, kasa gelen sinir impulsunun erişimini engeller. İlgili kas zayıfladıkça, bu kasın üzerini kaplayan deri de rahatlar ve kaşları kaldırma, çatma veya kısma gibi hareketlerle oluşan kırışık çizgileri de zamanla yumuşar ve genellikle de ortadan kalkar.
Botox; gözdeki yanlış hizalanmaları düzeltmek amacıyla yapılan strabismus ameliyatına ek veya alternatif olarak kullanıldığı gibi, kontroldışı kasılmaları önlemek amacıyla yüz kaslarını paralize etmek için de yapılabilir (blepharospasm).
Botox’un etkisi geçicidir. Alınan sonuçların devamlı olabilmesi için enjeksiyonların üç ila altı ay arasında tekrar edilmesi gerekir. Enjeksiyon sonrası kısa bir süre hastalar kendilerini halsiz hissetseler de, normal etkinliklerini sürdürebilirler.
Blefaroplasti olarak adlandırılan göz kapağı ameliyatı sarkan göz kapaklarının görünümünü ve/veya gözler çevresindeki şişkinlik ve torbaları düzeltmek için yapılmaktadır. Blefaroplasti; üst göz kapakları, alt göz kapakları veya tüm dört göz kapağını kapsayacak şekilde gerçekleştirilir. Tipik olarak cerrah; herhangi bir yara izi görünümünü en aza indirgeyebilmek amacıyla göz kapaklarının doğal çizgilerini takip ederek ensizyonlar yapar.

Göz Kapak Düşüklüğü _ Ameliyat Öncesi

DGöz Kapak Düşüklüğü _ Ameliyat Sonrası

Göz Kapak Düşüklüğü _ Ameliyat Öncesi

Göz Kapak Düşüklüğü _ Ameliyat Sonrası
Göz yaşı kanal tıkanıklığı ameliyatları: Kliniğimizde dakriosistorinostomi diye adlandırılan göz yaşı kanal tıkanıklığı operasyonları başarı ile lokal anestezi altında gerçekleştirilmektedir .
Pitoz Kapak düşüklüğü doğuştan veya sonradan olabilir. kliniğimizde değişik ameliyat teknikleri kullanılarak başarılı şekilde kapak düşüklğü tedavi edilmektedir.

Doğumsal Göz Düşüklüğü _ Ameliyat Öncesi

Doğumsal Göz Düşüklüğü _ Ameliyat Sonrası
Göz Protezi Kiliniğimizde başarılı şekilde göz protezi uygulamaları yapılmaktadır.

Göz Protez _ Ameliyat Öncesi

Göz Protez _ Ameliyat Sonrası

Göz Protez _ Ameliyat Öncesi

Göz Protez _ Ameliyat Sonrası
Keratokonus
Keratokonus gözün en önde yerleşimli saydam tabakasının yani korneanın, ilerleyici incelme ve sivrileşmesiyle görülen hastalığıdır.
Genellikle ergenlik döneminde başlayan hastalıktan hastalar 20’li yaşlarında haberdar olurlar. 20–40 yaş arasında ilerleme gösterip 40 yaştan sonra durağan döneme girer. Günümüzde keratokonus hastalığı batı toplumlarında her 2000 kişiden birinde gözlemlenmektedir. Keratokonus’un görülme sıklığı her geçen yıl daha da artmaktadır. İlerleyen miyop ve astigmat, kornea incelmesi ve sivrileşmesi ile belirti vermeye başlayan keratokonus hastalığına, çok özel tetkiklerle erken dönemde teşhis konulabilir.
Ailesinde daha önce keratokonus öyküsü olan kişiler en önemli risk grubudur. Korneanın ana yapısını oluşturan kollojende yapısal bozulmayı tetikleyen bazı genlerin varlığı tespit edilmiştir. Özellikle çocukluk döneminde gözün sıkça ovalandığı alerjik göz hastalıkları bu hastalığın ilerlemesini arttırabilir.
Erken dönemde şikayetler:
• Devamlı değişen gözlük numaraları,
• İlerleyen miyopi ve astigmat,
• Gözlüğe rağmen düşük görme düzeyi,
• Her doktordan alınan farklı gözlük reçeteleri
Bu dönemdeki hastaların birçoğuna ancak video keratografik (topografi) özel tetkiklerle teşhis konulabilir. Uzun dönem alerjik konjunktivit, gözleri sürekli ovalama, aile bireylerinde keratokonus görülmesi gibi nedenler de dikkate alınmalıdır.
Çok erken dönemde hastaların bir kısmı hiç şikâyeti olmadan sadece miyop veya astigmat şikâyetlerinden kurtulmak için göz hekimine başvurabilmektedirler. Yapılan topografik incelemelerle keratokonus tespit edilebilir.
Tedavi;
Gözlük, İNTACS
Kontakt lens kullanımı
İntravitreal enjeksiyon
İngilizce "Vascular Endothelial Growth Factor" kelimelerinin baş harflerinden oluşan VEGF adlı madde salındığı noktada damar endotel hücrelerini uyararak yeni damar oluşumunu sağlar. Gözde yaşa bağlı makula dejenerasyonunda da bu maddenin salındığı ve koroid bölgesinde yeni damarların ortaya çıktığı gösterilmiştir. Yakın zamanda yapılan araştırmalar sonucunda bu yeni damar oluşumunu tetikleyen molekülün görev yapmasını engelleyen ilaçlar geliştirilmiştir. Adına antiVEGF adı verilen bu grup ilaç yeni damar oluşumunu engelleyerek retinada kanamalara, sızıntılara ve buna bağlı şişmeye engel olabilmektedirler. Günümüzde etkinliği gösterilmiş 3 ilaç ticari olarak mevcuttur.
Klinik kullanıma girme sırası bakımından bu üç ilaç Avastin / Altuzan (bevasizumab), Macugen ve Lucentis (ranitizumab)'tır. Bu ilaçlar arasında küçük moleküller farklılıklar olup buna bağlı klinikte farklı sonuçlar ve tecrübeler elde edilmektedir. Aslında kolorektal kanser için geliştirlmiş olan Avastin / Altuzan adlı ilaç bir antiVEGF olması sebebiyle yaşa bağlı makula dejenerasyonunda denenmiş ve etkinliği saptanmıştır. Bu ilaçın fiyatı diğerlerine göre çok düşük olmakla birlikte bu ilacın göz hastalıkları için ruhsat onayı bulunmamaktadır. Bu ilacı geliştiren aynı üretici firma göz kullanımı için Lucentis adlı kullanıma sokmuştur.
İlacın uygulaması diğer intravitreal ilaçlar gibi steril ortamda yapılması gerekmektedir. İşlem göz içine bir enjeksiyonda olsa adından korkulduğu kadar zor ve ağrılı bir yöntem değildir. Hastanın enjeksiyonu takiben kısa bir süre klinikte beklemesi yeterli olup günlük aktivitelerine dönmekte bir sakınca bulunmaz.. Steril şartlar altında doğru ilaç uygulaması yapıldığında ciddi bir komplikasyon olan göz içi enfeksiyonu (endoftalmi) riski binde birler seviyesine inmektedir. Bunun dışında intravitreal enjeksiyonlarda göz içi basıncı artışı olabilir. Ancak bu durum genelde geçicidir ve göz basıncı belli bir süre sonra kendiliğinden normale döner.
Retinaya direkt ulaşması amacıyla vitreus içine yapılan enjeksiyonlar günümüzde giderek tercih edilen bir tedavi olmuştur. Bu yöntemle farklı ilaçlar göz içine uygulanmaktadır. Bazı ilaçların göz içi uygulama ruhsatı mevcut iken, bazı ilaçların detaylı klinik araştırmaları devam ettiği için henüz ilaç kullanım ruhsatı yoktur.
Vitreus içine ilacın verilmesinin birkaç önemli avantajı vardır. İlacın ulaşması hedeflenen doku durumunda olan retina ile vitreus birbirleriyle anatomik komşuluktadırlar. Bu nedenle çok düşük dozda verilen intravitreal ilaç bile hedef dokuya hızlı ulaşır. Uygulama vitre içine yapıldığından vücudun diğer dokularına direkt bir etki göstermez. Çünkü uygulanan doz hem çok düşük hem de göz içine uygulanan ilaçların kan dolaşımına geçmeleri çok azdır.
Çoğu hasta gözünün içine iğne yapılmasından korkar ve çekinir. Aslında işlem ismi kadar zor ve travmatik değidir. Enjeksiyon birkaç saniye sürer, ağrı vermez ve çoğu hastada büyük rahatsızlık yaratmaz. Uygulama gerekli uyuşma sağlanması için lokal anestezik damla uygulamasıyla başlar. Bazen daha fazla uyuşma sağlanması için enjeksiyon yerine ince bir iğneyle az miktarda anestezik ilaç uygulanır. Enjeksiyonun steril ortamda uygulanması enfeksiyon riskini azaltacağından göz ve çevresi antiseptik bir solüsyonla temizlenir ve gerekli hazırlıklar tamamlanır.İlaç yavaş biçimde dikkatlice enjekte edilir ve sonra iğne geri çekilir.
Göz içi basıncı uygulamadan birkaç dakika sonra ölçülmelidir. Bazen enjeksiyon bölgesinde hafif bir kızarıklık oluşur. Hastalar nadiren uygulama bölgesinde hassaslık duyabilirler ancak belirgin ağrı hissetmezler. Enfeksiyon riskini ortadan kaldırmak için antibiyotikli göz damlaları bazı durumlarda önerilir.
İntravitreal enjeksiyon oldukça güvenilir ve etkili bir yöntemdir. Hastalığa bağlı olarak uygulamanın bazı detayları olabilir. Bunlar tedavi eden retina uzmanı tarafından hastaya açıklanır.
İntravitreal enjeksiyon retina uzmanının uygun gördüğü farklı ilaçlarla ıslak tip yaşa bağlı makula dejenerasyonu, diyabetik retinopati, retinal ven tıkanıklıkları, makula ödemi ile endoftalmi denilen ağır göz enfeksiyonlarında uygulanır.
Retina
Retina, görmemizi sağlayan ışığa duyarlı hücreler ile sinir liflerini içeren tabakadır. Retina adını verdiğimiz ağ tabakası tıpkı bir duvar kağıdı gibi göz küresinin arka iç duvarını kaplar. Retina milyonlarca görme hücresi ve bunların bağlı olduğu sinir hücrelerinden oluşur. Bu sinir hücrelerinin uzantıları (yaklaşık 1,5 milyon) bir araya gelerek görme sinirini oluşturur. Bu hücreleri besleyen damarlar da retinanın içinde yer almaktadır. Retinada merkezi görmeyi sağlayan, ışığın odaklandığı, özelleşmiş bölgeye makula (sarı nokta) denilmektedir.
Retinadaki bozukluk, görüntünün oluşmamasına, göz sinirindeki bozukluk da görüntünün beyne ulaşmamasına veya eksik ulaşmasına neden olur. Kişi görme yeteneğini kaybeder
retina hastalığının belirtileri:
• Ani veya yavaş görme kaybı,
• Kırık-eğri görme
• Işık çakmaları,
• Sinek uçuşmaları,
• Göz önünde dolaşan cisimler,
• Görüşün perdelenmesi,
• Gelip geçici ve kısa süreli görme kaybı,
• Görüş alanında karanlık bölgeler oluşması
Retina hastalıkları tedavi edilmediği taktirde kalıcı körlükle sonuçlanabilecek tehlikeli bir hastalıktır. Tedavisinde erken teşhis, detaylı muayene, zamanında ve en önemlisi doğru tedavi ile görme kaybına varabilecek sonuçları engellemek mümkündür.
retina hastalıkları:
• Retinanın damar hastalıkları
• Şeker hastalığına bağlı hastalıklar
• Retina damar tıkanmaları
• Retina dekolmanları
• Yaşa bağlı makula dejeneresansı (YBMD),
• Yaşa bağlı makula (sarı nokta) hastalıkları
• Diğer makula (sarı nokta) hastalıkları
• Retinanın doğumsal hastalıkları
• Retina içi ve altı kanamalar,
• Retina altında sıvı birikmesi,
• Retinanın damarsal hastalıkları,
• Doğumsal ve herediter hastalıklar,
• Retina tümörleri
Üveit
Gözün iris, siliyer cisim ve koroid’den oluşan tabakalarında (bazen damar tabaka da denilir) meydana gelen iltihaplanmaya “üveit” adı verilir. Müzmin seyirli olan bu hastalıkta zaman içinde tekrarlayan şekilde görülen alevlenmelere “üveit atağı” adı verilir. Uvea bölgesindeki iltihaplar yerleşim durumlarına göre iki gruba ayrılır. Önde daha çok irisin ve siliyer cismin ön bölgesinin iştirak ettiği iltihaplar “ön üveit” olarak adlandırılır ve tedaviye kolay ve iyi cevap verir. Arka bölgede koroid ve bazen da retinanın iştirak ettiği iltihaplar ise “arka üveit” olarak adlandırılır. Arka üveit özellikle tedavisiz bırakıldığında ciddi kalıcı görme kayıplarına yol açabilir. “Pars planit” ise koroid ve retinanın periferik bölgesinde yani siliyer cisme yakın bölgelerinde meydana gelen özel iltihabi durumlara verilen addır. Görmenin riske edilmediği durumlarda tedavisiz sık kontroller ile izlenebilir. Ciddi hasar bırakmayan özelliğe sahiptir. Arka üveitlerde komşuluk yolu ile retinanın iştiraki ya da kendisinin direkt olarak olaya katılması ile görülen durum “korioretinit” olarak bilinir. Gözün arka kısmında görme siniri ve makula dediğimiz merkezi bölgeleri ilgilendiren iltihaplar ciddi görme azalmasına yol açar, periferik bölgede ise görme keskinliği direkt olarak etkilenmez adacık tarzında görme kayıplarına neden olur.
Nedenleri; Üveitte sorumlu etkenler çoğunlukla bilinmemektedir, bunları “idiyopatik” olarak adlandırıyoruz. Bir grup üveitler ise vücudun diğer bir bölgesindeki spesifik bir hastalığın eşliğinde görülebilir. Bunlar arasında belsoğukluğu (sifilis), verem (tüberküloz), bruselloz, herpes, ve AIDS gibi enfeksiyöz hastalıklar vardır. Ayrıca kollajen doku ve otoimmün kaynaklı olarak tanımladığımız genel vücut (sistemik) hastalıkları eşliğinde de üveit görülebilir. Bunlara örnek olarak Behçet hastalığı, sarkoidoz, ankilozan spondilit, ve romatoid artrit verilebilir. Yine bazı tümörlerin eşliğinde de üveit gelişebilir. Bu nedenle üveit gelişen hastaların göz doktorlarınca ayrıntılı tıbbi hikayeleri alınmalı ve ayrıntılı göz muayenesi yapılmalıdır. Sistemik hastalık şüphesi uyandıran hastalara ise altta yatan hastalığın ortaya çıkarılması için ilgili vücut muayenesi ve laboratuvar testleri gerekebilir.
Tedavisi; Tek başına (izole), nedeni belli olmayan (idiyopatik) veya sistemik hastalıkların varlığında olan üveitler detaylı olarak değerlendirildikten sonra tedavi programlarına alınır.
Şaşılık
Şaşılık o gözlerin biribirlerine göre hizalarının bozuk olduğu durumdur. Bazan gözler içe bazan da dışa kayarlar. Aslında şaşılığın pek çok tipi vardır.Gözlerde şaşılık varlığı 4 aydan sonra önem kazanır. 4. aydan sonra devam eden bir şaşılık mutlaka bir göz doktoru tarafından görülmelidir. Tedavi edilmeyen bir şaşılık göz tembelliğine (ambliyopi) neden olabilir.

Şaşılık _ Ameliyat Öncesi

Şaşılık _ Ameliyat Sonrası
Bebek Göz Sağlığı - Genel Bilgiler
Bir çocuk sahibi olmanın en heyecanlı anı yeni doğan bebeğinizin gözlerini açıp sizinle ilk defa bağlantı kurmasıdır. Ama bu durumu hemen yaşamıyorsanız sakın endişe etmeyin.
Yeni doğan bir bebeğin görsel sistem gelişimi biraz zaman alır. Yaşamın ilk haftasında bebekler bir çok ayrıntıyı göremezler. Dünyayı illk görüşleri belirsiz ve sadece gri tonlarındadır.
Bebeğinizin görmesinin tam olarak gelişimi birkaç ay sürer. Sizin bebeğinizdeki görsel gelişimin kilometre taşlarını ve buna nasıl yardımcı olacağınızı bilmeniz, onun düzgün görmesi ve hayattan tam manasıyla zevk almasını sağlamasının sigortasıdır.
Bebek Görsel Gelişimi Hamilelik Sırasında Başlar
Çocuğunuzun görme gelişimi doğumdan önce başlar. Kendi vücudunuzun bakımına hamilelik sırasında verdiğiniz önem, bebeğinizin göz ve beyindeki görme merkezleri dahil olmak üzere tüm bedensel ve zihinsel gelişimi için çok önemlidir.
Kadın hastalıkları ve doğum uzmanınızın gebelik esnasındaki beslenme ve destek ilaçlar ile nasıl dinlenmeniz gerektiği talimatlarını doğru bir şekilde uyguladığınızdan emin olmalısınız. Gebelik sırasında sigara ve alkol kullanımından kaçının. Bu maddelerin toksinleri ciddi görme sorunları dahil bebeğiniz için birçok başka problemlere neden olabilir.
Sigara dumanı potansiyel olarak insana zarar verebilecek yaklaşık 3.000 farklı kimyasal ve özellikle karbon monoksit olarak bilinen ölümcül bir toksin içerdiği için özellikle gebelik sırasında çok zararlıdır.Hatta normal şartlarda sık kullanılan aspirin gibi ilaçlar bile hamilelikte risklidir. Zira doğum esnasında düşük doğum ağırlıklı bebeklere ve başka bir çok probleme neden olabilir. Düşük doğum ağırlığı bebeklerde görme problemleri riskini arttırmaktadır. Gebelikte annenin geçirdiği kızamıkçık gözlerde hasarlara yol açmaktadır.
Bebek Göz Sağlığı - Doğum Sırasında
Bebeğinizin görsel gelişimi doğumdan hemen önce başlar; Doğum öncesi bakımınızı iyi bir şekilde yaptırmanız, iyi beslenmeniz, ve gerektiği kadar bol dinlenmeniz önemlidir.
Doğumdan kısa bir süre sonra, doğum ve çocuk doktorları bebeğinizin gözlerini doğuştan katarakt veya diğer ciddi yenidoğan göz sorunları açısından kısaca incelerler. Her ne kadar bu tür göz problemleri nadirse de, bunların erken tespiti ve tedavileri çocuğun görme gelişiminin düzgün tamamlanabilmesi için önemlidir.Bebek doğar doğmaz, antibiyotikli bir göz merhemi genellikle yenidoğanın gözlerine doğum kanalından bulaşabilecek bir bakteri enfeksiyonunu önlemek için uygulanır.
Doğumdan hemen sonra, bebeğiniz sadece siyah beyaz ve gri tonlarında görür. Görmeyi kontrol eden retina ve beyindeki sinir hücreleri tam olarak gelişmemiştir. Ayrıca, yenidoğan bir bebeğin gözleri yakın nesneler üzerine baktığında odaklama yeteneğine sahip değildir. Bu nedenle yakına baktığında, özellikle sizin yüzünüze odaklanmıyormuş gibi hissederseniz sakın endişelenmeyin. Bu durum sadece zaman alır ve düzelir.
Bu görsel eksikliğe rağmen, araştırmalar doğumdan birkaç gün içinde bebeklerin annelerinin yüzlerine bir yabancıya bakarmış gibi baktıklarını göstermektedir. Araştırmacılar bebeğin annenin yüzündeki yüksek kontrast hatlarını (yani saç ve yüzün birleştiği sınırlar gibi) tercih ederek baktıklarına inanmaktadırlar. Bu çalışmalar, eğer annenin başına bone veya eşarp gibi sınırları maskeleyici başlıklar takılırsa, bebeğin annenin yüzüne bakma tercihinin ortadan kalktığını göstermektedir.Bu yüzden yeni doğan çocuğun görsel etkileşimi teşvik etmek için saç stilinizi aynı tutun ve görünümünüzü değiştirmekten kaçının.
Bebek Göz Sağlığı - İlk Ay
Bebeğinizin gözleri yaşamın ilk ayında ışığa çok duyarlı değildir. Aslında, ışığı farketmek için gerekli olan miktar 1 aylık bebekte erişkindekinin 50 katıdır..
Doğumdan sonra görünüşünüzü aynı tutmaya gayret etmek bebeğinizin sizi hızlı tanımasını ve sizinle ilişkiye girmesini kolaylaştırır.
Emzirme odasında ışıkları hafif açık bırakmak bebeğinizin uyumasına engel olmayacağı gibi, parmak uçlarınızda karanlık odada yürümede zorlanmamanıza da yardımcı olur.
Bebeklerde renkleri görme hissi çok hızla gelişmeye başlar. Doğumdan bir hafta sonra, bebekler turuncu, sarı, kırmızı ve yeşili görebilirler. Ama mavi ve mor görmek biraz vakit alır. Çünkü mavi ışık daha kısa dalgaboyludur ve insan retinasında bu renge karşı daha az algılama reseptörleri vardır.
Eğer bebeğinizin gözleri bazen birlikte hareket etmiyor gibi görünüyorsa çok endişe etmeyin. Bir göz bazen içe veya dışa doğru kayabilir. Bu normaldir.Ama eğer, gözleri büyük açılarda ve sabit bir şekilde kayma gösteriyorsa hemen göz doktorunuza haber verin.
İpuçları;
Bebeğinizin görmesini uyarmaya yardım etmek istiyorsanız, odasını parlak ve neşeli renklerle dekore edin. Kontrast renkler ve şekiller içeren mobilya ve sanatsal uyaranlar yerleştirin. Ayrıca beşiğinin üzerine ve yanlarına parlak renkli ve hareketli objeler asın. Çeşitli renke ve şekiller olmasına gayret edin.
Bebek Göz Sağlığı - 2. - 3. Ay
Görsel gelişimde pek çok ilerleme ilk iki ve üç ay içinde gerçekleşmektedir. Bebeklerde bu dönemde en keskin görme keskinliği gelişimi başlamakla birlikte gözler bir ekip gibi birlikte çalşımaya işlevine kavuşurlar. Çocuğunuz bu safhada hareket eden nesneleri takip etmeye ve gördüklerine ulaşmaya çalışmaktadır. Bir çok renk içeren parlak, neşeli bir oda ve değişik şekiller çocuğunuzun görsel gelişimini uyarır
Bu dönemde bebekler başlarını sağa sola oynatmadan bakışlarını bir cisimden öbürüne doğru çevirmeyi öğrenmektedirler. Gözlerini daha fazla ışığa duyarlı hale gelmektedir. Üçüncü ayda bebeğin ışığa duyarlılığı erişkindekinden 10 kat fazladır. Bu nedenle şekerlemeler veya gece uykularında ışığı biraz daha fazla kısmanızda bu dönemde yarar vardır.
İpuçları :2-3 aylık çocuğun görsel gelişiminin uyarılması için Amerikan Optometri Derneği (AOA)’nin şu önerileri vardır:
1. Odasına yeni öğeler ekleyin ve/veya yerlerini değştirin ve sık sık yatağının yerini değiştirin.
2. Odasında dolaşırken bebeğinizle konuşun.
3. Beşiklerinde uyanıkken görsel uyarı sağlayabilmek için bi gece lambası kullanın devamlı surette.
4. Ani bebek ölümü sendromunu azaltabilmek için uykuda sırt üstü yatmalarını sağlanmasına karşılık, uyanıkken ve siz onu gözleyebiliyorken karın üstü yatırın ki görsel ve motor tecrübeleri artsın.
Bebek Göz Sağlığı - 4. - 6. Ay
Şaşırtıcı bir hızda büyürler !
Altıncı ayda beyinlerinin görme merkezlerindebelirgin ilerlemeler olur. Daha keskin görme ve daha hızlı cisimleri takip edebilme yetileri gelişir.
Görme keskinliği 6. ayda 5%’den 80%’lere ulaşmaya başlar. Renk görme hemen hemen erişkindeki haline gelip gökkuşağını bile ayırt edebilirler.
Bebeklerin el ve göz koordinasyonları 4-6 ayda çok daha iyi hale gelmeye başlar böylece şişe veya diğer nesneleri ağızlarına daha rahat götürmeye başlarlar.
Altıncı ay önemli bir kilometre taşıdır. Çünkü bebeğiniz bir göz doktoru tarafından ilk muayenesini olmalıdır !
Bebeğiniz duvardaki harfleri okuyamasa bile doktorunuz onun uzak, veya yakın görme bozukluğu olup olmadığını ya da astigmatismasını anlayabilir. Ayrıca gözbebeklerinin ışık reaksiyonları ve gözlerindeki kaymalar farkedilebilir. Bu muayenede çocuk doktorunun dışında bir göz doktorunun oldukça önemli faydaları olabilir.
Bebek Göz Sağlığı - 7. - 12. Ay
Bebeğiniz emeklemeye başladığında onun göz ve el koordinasyon gelişimi ve motor hünerlerinin artması için onunla yerde oynayın.
Çocuğunuz artık hareket etmektedir, ve tahmin ettiğinizden daha çok mesafe katetmektedir. Dikkatli olun mesafeleri tahmin ettiğinizden daha iyi farkedip cisimleri oralara fırlatabilmektedir!Bu aylar çocuğunuz için önemli bir gelişimsel dönemdir. Bu aşamada bebekler görmeleriyle vücut hareketlerini daha iyi koordine etmeyi öğrenmektedirler.
Şimdi sizin artık bebeğinizi kendisine zarar vermekten korumanız gereken bir dönemdir. Fiziksel olarak çevresini keşfetmeye başladığı bu dönemde vücudunda şişlikler, morluklar ve diğer ciddi yaralanmaların meydana gelebildiği önemli bir döneme girmiş olursunuz. Özellikle temizlik malzemeleri içeren dolapları kilitli tutmanız ve merdivenlere önlerine engeller koyarak dikkat etmeniz gerekmektedir.
Eğer çocuğun gözlerinin rengi değişiyorsa endişe etmeyin. Çünkü iris doğumda açık renkli olup henüz koyu pigmentleri tamamen gelişmemiştir. Bebeklerin çoğu mavi gözlü doğarlar. Zamanla, daha koyu pigment oluşumu iriste mavi, yeşil, gri ya da bu renklerin karışımından kahverengiye doğru dönmeye başlayabilir
İpuçları: Bebeğinizin el-vücut koordinasyonunu geliştirebilmek için onunla yerde emekleme pozisyonlarında cisimlere uzanma hareketleri yapmasını sağlayın. Onun en sevdiği oyuncaklara yerde uzanmasını ve yakalamasını sağlayın.
Bebek Göz Sağlığı - Göz Muayenesi
Çocuklardaki göz problemlerini teşhis etmek zordur çünkü çocuklar görmelerinin normal olduğunu sanırlar ve genellikle şikayet etmezler.
0–16 yaş grubundaki çocukların göz sağlığı korumak için
• Doğduktan hemen sonra,
• 6 aylıkken,
• 3 yaşındayken,
• Okula başlamadan önce,
• Okul süresince her yıl,
Periyodik olarak göz muayenelerinin yapılması gereklidir.
Kliniğimizde en son teknoloji PLUSOPTİX pediatrik göz muayene cihazı ile bebek ve çocuk göz muayenesi yapılmaktadır .
Çocuklarda zamanında tesbit edilerek tedavi edilmeyen göz bozuklukları, göz kayması, göz tembelliği, şaşılık gibi hastalıklar onların hayat boyu az görmesine , derslerinde, spor aktivitelerinde ve hayatlarının bir çok alanında başarısız olmasına sebep olabilir.
Bu gibi hastalıkların teşhis ve tedavisinde geç kalmayın, çocuğunuzun geleceğini karartmayın! Hiç bir şikayet olmasada bebeklerde 6. ay, çocuklarda 3 yaş ilk göz muayenesi için ideal zamandır. Ancak aşağıdaki belirtilerde vakit kaybetmeden çocuk göz hastalıkları alanında uzman göz hekimine ( pediatrik oftalmolog) gidilmelidir
• Bir gözü kısma ya da kapatma
• Siyah görünmesi gereken göz bebeğinde beyaz yada puslu renk
• Cisimleri sürekli gözüne yakın tutma
• Başını bir yana eğerek bakma
• Gözlerini sık sık ovuşturma
• Bir veya iki gözün içe veya dışa kayması
• Prematüre doğum
• Ailede göz tembelliği teşhisi
• Ailede göz bozukluğu
LASER LASIK
Laser İn Situ Keratomileusis (LASİK); myopia (yakıngörüşlülük), hyperopia (uzakgörüşlülük) ve astigmatism’i iyileştirmek amacıyla ensizyonal ve lazer ameliyatını bir araya getiren bir tekniktir. LASİK’te gözü hissizleştirmek amacıyla bir damla anestetik uygulanır.
Cerrah özel bir aparey kullanarak korneanın içine doğru kesik oluşturur. Korneanın bir bölümü geri çekilerek kapak oluşturulur ve kornea dokularının iç bölümü ortaya çıkarılır. Göz; dahili kornea dokularından mikroskopik miktarlar uzaklaştırmaya programlanmış olan excimer lazer altına yerleştirilir. Dokunun uzaklaştırılması korneanın eğimini degiştirir. Eğer hasta yakın görüşlü ise, korneayı düzleştirmek veya eğimi azaltmak amacıyla, korneanın merkezi bölümünden doku uzaklaştırılır. Hastanın uzakgörüşlü olduğu durumlarda ise, korneanın eğimini arttırmak amacıyla korneanın periferal bölümlerinden doku uzaklaştırılır. Astigmatizm’i düzeltmek için ise, korneanın tüm yönlerde eşit eğimini sağlamak amacıyla belirli açılarda seçilmiş doku uzaklaştırılması gerçekleştirilir. Lazer enerjisi uygulandıktan sonra, açılmış olan kapak orijinal şekline dönüştürülür. Korneal doku olağanüstü doğal bağlanma özelliğine sahip olduğundan dolayı, dikiş kullanmadan etkin iyileşme sağlanmaktadır.
LASİK sonuçları hastaların %95inde kusursuz olup, 20/40 veya daha başarılı görme sağlanmaktadır. Tüm bu işlemin tamamlanması sadece birkaç dakika içinde olmaktadır. Cerrahi girişimi takip eden günde iyileşmiş görme elde edilmektedir. Belirli bir süre boyunca göz damlası ve gece koruması gerekli olmaktadır.